Giriş
Düşünce ve toplumsal pratik tarihinde daima görülmüştür ki, ideolojiler ve dini sistemler içeriklerinden yoksun kaldıklarında, gösteriş ve yüzeysel bir maske aracına dönüşürler. Böyle bir durumda bireyler, ibadet ve ritüelleri derin bir inançtan dolayı değil, toplumsal dikkat çekmek ya da korku ve çıkar nedeniyle yerine getirirler. Bu olgu, bireysel ahlak ve toplumsal sağlık için ciddi sonuçlar doğurur.
Maske Olarak İdeoloji
Din sosyolojisi göstermektedir ki, din veya herhangi bir ideoloji bir “maske”ye dönüştüğünde, asli işlevini kaybeder. Goffman’ın ifadesiyle bireyler kamusal alanda kendilerinden özel bir imaj yaratmak için “sahne” sergilerler. Böylece ahlaki ve manevi değerler yerini daha çok itibar kazanma ya da cezadan kaçma amacıyla tasarlanmış tekrarlara bırakır.
Motivasyon Psikolojisi
Psikoloji açısından içsel ve dışsal motivasyon arasındaki fark belirleyici bir rol oynar. Eğer bir kişi dini eylemleri yalnızca cehennem korkusu ya da cennet umuduyla yerine getiriyorsa, motivasyonu dışsaldır. Araştırmalar göstermiştir ki, dışsal motivasyonun hâkim olması, ahlaki davranışın niteliğini zayıflatır ve onu mekanik, ruhsuz bir alışkanlığa dönüştürür. Bu durum gerçek bir vicdani ahlakın oluşmasını engeller.
Felsefede Ahlaki Değer
Ahlak felsefesinde, özellikle Kant’ın düşüncesinde, bir eylemin değeri sonucunda değil, niyetinde ve özgür seçime dayanır. İyi bir eylem, ancak kişi onu özgürce ve içsel bir yükümlülükten dolayı yaptığında ahlakidir. Dolayısıyla eğer eylemler yalnızca korku ya da ödül için yapılırsa, ahlaki değerini kaybeder ve araçsal bir davranışa indirgenir.
Toplumsal Sonuçlar
Bir toplum bu tür gösterişlere kapıldığında, gerçek ahlak (empati, dürüstlük, adalet) arka plana itilir. Dini veya ideolojik pratikler, maneviyat ve insanlığı geliştirmek yerine, batıl inanç ve anlamsız tekrarlara dönüşür. Bu süreç zamanla bireylerde insanlık duygusunu zayıflatır ve toplumu ikiyüzlülüğe, gösterişe ve ahlaki çöküşe sürükler.
Sonuç
İdeolojinin veya dinin, yalnızca tekrarlanan ve yüzeysel eylemler bütününe dönüşmesi, bireyi ahlaki değerlerden uzaklaştırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun manevi sağlığını da tehdit eder. İnançlar ve eylemler yalnızca içten gelen ve ahlaki-manevi bir bağlılık üzerine kurulduğunda, insanlığın gelişimine ve ahlakın kalıcılığına zemin hazırlayabilir.
Kaynaklar
1. Goffman, E. (1959). The Presentation of Self in Everyday Life. Anchor Books.
2. Deci, E. L., & Ryan, R. M. (1985). Intrinsic Motivation and Self-Determination in Human Behavior. Springer Science & Business Media.
3. Ryan, R. M., & Deci, E. L. (2000). “Self-determination theory and the facilitation of intrinsic motivation, social development, and well-being.” American Psychologist, 55(1), 68–78.
4. Kant, I. (1785/1993). Groundwork of the Metaphysics of Morals(trans. Mary Gregor). Cambridge University Press.
5. Durkheim, É. (1912/2001). The Elementary Forms of Religious Life (trans. Karen Fields). Oxford University Press.
6. Weber, M. (1922/1993). The Sociology of Religion. Beacon Press.
7. Fromm, E. (1955). The Sane Society. Rinehart.