Meme kanseri (Breast Cancer), kadınlar arasında (ve elbette erkeklerde çok daha az olmak üzere) akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türüdür. Meme dokusundaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz büyümesiyle ortaya çıkar. Bu büyüme süt üreten bezlerde (lobüller), süt kanallarında veya memenin yağ ve bağ dokusunda meydana gelebilir.

Geleneksel tıpta meme kanseri, meme dokusunda sert ve katı bir şişlik olarak tanımlanır. Ana nedeni ise vücudun mizaç dengesinin bozulması ve dokuda zararlı sodavi maddelerin birikmesidir.

Meme kanseri tümörleri, iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere iki çeşittir. İyi huylu tümörler belirli bir aşamada durur. Ancak kötü huylu tümörler, kontrol edilemeyen bir büyüme eğilimi gösterir ve meme dokusunun tamamına veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Bu durumda kişiye kötü huylu meme kanseri teşhisi konur.

Meme Kanseri Belirtileri

Meme kanserinin belirtileri, kanserin aşamasına ve türüne göre farklılık gösterebilir. Ancak belirtilerin zamanında fark edilmesi, erken teşhis ve tedavi şansını artırmak için hayati önem taşır. Aşağıda meme kanserinin yaygın ve daha az görülen belirtileri açıklanmıştır:

1. Erken ve Yaygın Belirtiler

Bu belirtiler genellikle erken aşamalarda ortaya çıkar ve ağrısız olabilir:

 * Meme veya koltuk altında kitle ya da sertlik: Genellikle ağrısızdır, çevre dokuya göre daha sert veya farklı bir dokuya sahiptir. Sabit veya hareketli olabilir.

 * Memenin boyut veya şeklinde değişiklik: Belirgin bir sebep olmaksızın memelerden birinin diğerinden daha büyük veya küçük hale gelmesi.

 * Meme cildinde değişiklikler: Ciltte çukurlanma (dimpling) veya portakal kabuğu görünümü (Peau d’orange) oluşması.

 * Meme ucu değişiklikleri: Eskiden dışarı dönük olan meme ucunun içeri doğru dönmesi (inverted nipple), meme ucu veya çevresindeki areolada yara veya kabuklanma.

 * Meme ucundan anormal akıntı: Özellikle kendiliğinden ve baskı uygulamadan gelen kanlı veya şeffaf akıntı.

2. Cilt ve İltihabi Belirtiler

Bu belirtiler, meme kanserinin özel bir türü olan iltihabi meme kanserinde görülebilir:

 * Memede kızarıklık ve sıcaklık.

 * Geniş bir alanda şişlik ve hassasiyet.

 * Portakal kabuğu görünümünde kalın ve pürüzlü cilt.

 * Ciltte ağrı veya yanma hissi.

3. İleri Evre Belirtiler

Kanser ilerlediğinde ve diğer doku veya organlara yayıldığında ortaya çıkan belirtiler:

 * Koltuk altı veya köprücük kemiği üstündeki lenf bezlerinde şişlik: Bu, kanserin lenf bezlerine yayıldığının bir işaretidir.

 * Kemik ağrısı, sırt veya kalça ağrısı: Kanser kemiklere yayıldığında (metastaz) görülebilir.

 * Nefes darlığı veya kronik öksürük: Akciğerlere metastaz durumunda.

 * Baş ağrısı veya nörolojik değişiklikler: Beyne metastaz durumunda.

 * Açıklanamayan kilo kaybı ve aşırı yorgunluk.

4. Önemli Bilgiler

 * Her kitle kanserli değildir: Memedeki kitlelerin çoğu iyi huyludur (örn. kist veya fibroadenom), ancak her yeni kitle bir doktor tarafından kontrol edilmelidir.

 * Erken evre meme kanseri genellikle ağrısızdır.

 * Bazı kanserler elle hissedilebilir bir kitle oluşturmadan büyüyebilir ve sadece mamografi veya ultrason ile tespit edilebilir.

 * Tek taraflı değişiklikler (sadece bir memede meydana gelenler) daha fazla endişe vericidir.

Meme Kanseri Türleri

1. Evre 1 Meme Kanseri

Bu evrede memede 2 cm’den daha küçük bir tümör bulunur. Eğer meme dokusundaki kitleyi Evre 1’deyken teşhis edebilirseniz, meme kanseri tedavisinin yarısını tamamlamış olursunuz.

2. Evre 2 Meme Kanseri

Evre 2 meme kanserinde tümör, memede ve koltuk altındaki lenf bezlerinde yerleşmiştir. Tümörün çapı yaklaşık 5 cm’ye ulaşabilir. 5 cm’lik bir kitle oldukça belirgindir. Bu nedenle, bu hastalığa dair yeterli bilgisi olmayan kişiler bile vücutlarında bir değişiklik olduğunu fark edebilir. Ayrıca, bu evredeki kitleler kadında şiddetli hormonal dengesizliklere ve birçok yan soruna yol açabilir.

3. Evre 3 Meme Kanseri

Bu evrede tümör, memenin çevresine yayılmıştır ve çapı 5 cm’den fazladır. Evre 3 meme kanseri, iyi huylu olarak kabul edilse ve tedavisi kolay olsa da, Evre 1 ve 2’ye göre biraz daha tehlikelidir. Eğer birinin meme kanseri Evre 3’e ilerlemişse ve ancak bu aşamada fark edildiyse, bu, önceki belirtilerin ciddiye alınmadığı anlamına gelir. Bu nedenle, kişinin yaşam tarzını ve beslenmesini hemen değiştirmesi ve tedavi sürecini başlatması en iyisidir.

4. Evre 4 Meme Kanseri

Son evrede kanser, vücudun tüm bölgelerine yayılmış ve kötü huylu meme kanserine dönüşmüştür. Evre 4, yani kötü huylu meme kanseri, metastazla (yayılma) birlikte görülebilir. Meme kanseri metastazı vücudun herhangi bir yerine gidebilir. Sonuç olarak, bu tür kitlelerin tedavisi biraz daha zordur. Bu nedenle, kötü huylu meme kanseri çok ilerlemiş ve metastaz yapmışsa, bazen doğal tedavi yöntemlerinin kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemlerle birlikte kullanılması gerekebilir. Birçok durumda, kötü huylu meme kanseri geleneksel tıp yöntemleriyle tedavi edilebilir. Önemli olan, altı sağlık ilkesine uymak ve bunun yanı sıra doğal tedavi yöntemlerini uygulamaktır.

Geleneksel Tıpta Meme Kanserinin Nedenleri

Meme kanserinin ortaya çıkmasında çeşitli faktörler rol oynar. Geleneksel tıpa göre meme kanserinin en önemli nedenleri aşağıda belirtilmiştir:

1. Stres, Endişe, Bastırılmış Öfke, Üzüntü ve Negatif Düşünceler

Geleneksel tıpta stres, üzüntü, endişe, depresyon, bastırılmış öfke ve negatif düşünceler vücutta “soda” maddesinin üretimine ve artmasına neden olarak meme kanserine yol açabilir. Bu duygusal durumlar, her türlü hastalığa, özellikle de meme kanserine zemin hazırlar.

 * Sürekli Stres: HPA (hipotalamus-hipofiz-adrenal) ekseninin sürekli aktif olmasına yol açar. Bu aktivasyon sonucunda kortizol ve diğer stres hormonları sürekli salgılanır.

 * Kronik Stresin Etkileri:

   * Bağışıklık sistemini zayıflatır: Vücudun kanser hücrelerini tanıma ve yok etme yeteneğini azaltır.

   * Kronik iltihaplanmayı (inflamasyon) artırır: Bu durum, tümör büyümesi için uygun bir ortam yaratır.

   * Cinsel hormonların (östrojen ve progesteron) dengesini bozar: Bu, meme kanseri için büyük bir risk faktörüdür.

 * Davranışsal Değişiklikler: Kronik stres, kanser riskini artıran davranışlara yol açar:

   * Uyku kalitesinin ve miktarının azalması: (Melatonin azalır → serbest östrojen artar).

   * Şeker ve yağ tüketiminin artması ve kilo alımı: (Ekstra yağ, östrojen üretim kaynağıdır).

   * Fiziksel aktivitenin azalması.

   * Sigara ve alkol tüketiminin artması.

 * Bilimsel Kanıtlar: Çalışmalar, yüksek mesleki ve ailevi strese sahip kadınların daha yüksek kortizol ve IL-6 seviyelerine sahip olduğunu, bunun da meme kanserinin daha hızlı ilerlemesiyle ilişkili olduğunu göstermektedir. Gece vardiyasında çalışan hemşireler ve kronik mesleki stresi olan kişiler üzerinde yapılan epidemiyolojik araştırmalar, kronik stres ve uyku bozukluğunun meme kanseri riskini önemli ölçüde artırdığını ortaya koymaktadır.

2. Burun ve Sinüs Akıntılarının (Nezle) Meme Kanserindeki Rolü

Geleneksel tıpta nezle, genellikle baştan ve beyinden kaynaklanan yoğun veya seyrek akıntıları ifade eder. Bu akıntılar, balgam, safra veya soda kökenli olabilir.

 * Bu akıntılar sürekli olarak memeye doğru akarsa, bölgede yoğun sıvılar ve maddeler birikir.

 * Zamanla, bu maddelerin kalitesi değişir ve sert bir kitle (sodavi) haline gelir.

 * Bu durum, özellikle kronik sinüzit, sık sık soğuk algınlığı, geniz akıntısı veya kronik burun problemlerine sahip kişilerde daha yaygındır. Ayrıca, D3 vitamini, C vitamini, selenyum, magnezyum, B grubu vitaminler ve bağırsak florası eksikliği olan kişilerde de sık görülür.

Nezle tedavisinde, akıntı üretimini azaltmak için beslenmeyi düzenlemek (süt ürünleri, basit karbonhidratlar, aşırı turşu, aşırı nemli ve soğuk miraclı gıdalardan kaçınmak) önemlidir. Ayrıca, sinüslerin temizlenmesi (uygun yağlarla), sinüslere ve başa masaj yapılması ve başın sıcak tutulması gibi yöntemler de uygulanır. Adaçayı, mercanköşk, karbonat gibi uygun buharların kullanılması ve doğal hapşırtıcı maddelerle akıntı birikiminin azaltılması da faydalı olabilir.

3. Kolları Hareketsiz Bırakma ve Lenfatik Sistemdeki Bozukluklar

Geleneksel tıpa göre, uzuvların hareketi kan dolaşımını ve lenfatik sistemi artırmanın yanı sıra, vücut sıvılarını hareket ettirir ve atık maddelerin atılmasına yardımcı olur.

 * Memede, atık maddelerin atılmasında kritik rol oynayan geniş bir lenf ağı bulunur.

 * Kolları hareket ettirmemek (özellikle fiziksel aktivitesi veya bedensel işleri az olan kadınlarda) lenf akışını azaltarak atık maddelerin meme dokusunda birikmesine neden olur.

 * Bu birikintiler zamanla yoğunlaşır, bozulur ve kanserojen sert kitlelere dönüşür.

El hareketlerini içeren günlük aktiviteler (geleneksel dikiş-nakış, elle çamaşır yıkama, bahçe işleri veya yüzme, ip atlama, tai chi gibi egzersizler) meme kanserini önlemeye yardımcı olur.

4. Geç Uyumak ve Kalitesiz Uyku

İnsan vücudu, hormon salınımını gün boyunca düzenleyen bir biyolojik saate sahiptir. Bu saat, hipotalamustaki suprakiasmatik çekirdek (SCN) tarafından kontrol edilir ve ışığa ve karanlığa karşı son derece hassastır.

 * Melatonin: Gecenin karanlığında, özellikle 22.00 ile 02.00 saatleri arasında, epifiz bezinden salgılanır ve uykuyu tetiklemekte, hücre onarımında ve diğer hormonların düzenlenmesinde önemli rol oynar.

 * Somatotropin (Büyüme Hormonu): Salınımı, derin uyku sırasında (özellikle 23.00 ile 04.00 saatleri arasında) zirveye ulaşır ve doku onarımı, bağışıklık sistemi fonksiyonları ve yağ metabolizmasında rol oynar.

Bir kişi:

 * Geç uyuduğunda (gece yarısından sonra)

 * Yüzeyel veya kesintili uyuduğunda

 * Sabah geç uyandığında

İki önemli durum meydana gelir:

 * Melatonin salgılanması azalır: Bu, sirkadiyen ritmi bozar, vücudun doğal antioksidanlarını azaltır ve DNA’nın oksidatif hasara karşı korunmasını düşürür.

 * Somatotropin salınımının zirve noktası azalır: Bu, meme dokusunun onarımını engeller, bağışıklık fonksiyonunu azaltır ve kronik iltihabı artırır.

   Melatonin ve somatotropin, hipotalamus ve hipofiz üzerinde düzenleyici etkilere sahiptir. Bunların azalması şunlara yol açar:

 * Kadınlarda östrojenin göreceli olarak artması: Yüksek östrojen (özellikle progesteronla dengede olmadığında) hormon bağımlı meme kanseri için bir risk faktörüdür.

 * Progesteron salgılanmasında bozukluk: Meme dokusu üzerindeki koruyucu etkisi azalır.

 * Sabah testosteron ve kortizol salınım ritminin değişmesi: Geç uyanmak, testosteronun düşmesine ve kortizolün aşırı yükselmesine neden olur. Bu durum, vücudu asidik hale getirir ve kan şekerini artırır. Asidik bir ortam ve mevcut şekerle birlikte kanser hücreleri beslenmeye, büyümeye ve çoğalmaya başlar.

Melatonin aynı zamanda antikanser özelliklere de sahiptir; kanser hücrelerinin büyümesini engeller, bağışıklık sistemini güçlendirir ve kandaki serbest östrojen miktarını azaltır. Epidemiyolojik kanıtlar, gece vardiyasında çalışan işçilerde melatonin azalmasının meme kanseri riskinde artışla ilişkili olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak, geç uyumak ve geç uyanmak, sadece yorgunluğa ve enerjisizliğe neden olmakla kalmaz, aynı zamanda vücudun biyolojik saatini bozarak melatonin ve somatotropin seviyelerini düşürür ve cinsiyet hormonlarının (östrojen, progesteron, testosteron, kortizol) dengesini bozar. Bu değişiklikler zamanla:

 * Kontrolsüz hücre çoğalmasını artırarak

 * DNA onarımını azaltarak

 * Bağışıklık sistemini zayıflatarak

 * Kronik iltihabı artırarak meme kanseri riskini yükseltebilir.

5. Vucuttaki Atık Maddelerin Atılmasında Doğal Yöntemlerin Kullanılmaması (Hamam otu ve kına)

Geleneksel tıpta vajibe (hamam otu), genellikle koltuk altı, genital bölgeler ve hatta vücudun diğer bölgelerinde kullanılan, cildi uyararak kan ve lenf akışını artıran mineral bir karışımdır.

 * Vajibe uygulaması, bölgesel bir uyarım yaratarak o bölgedeki sıcaklığı artırır, gözenekleri açar ve lenfatik sistemi harekete geçirir.

 * Bu etki, vücuttaki, özellikle de yakın uzuvlardaki zararlı maddelerin daha az birikmesine yardımcı olur.

 * Modern yaşam tarzıyla birlikte bu yöntemin terk edilmesiyle, lenf akışını ve atık maddelerin atılmasını teşvik eden doğal yollardan biri göz ardı edilmiştir.

6. Atıştırma ve Sık Sık Yemek Yeme

Sık sık atıştırma ve düzensiz yemek yeme, kan şekerinin sürekli yüksek kalmasına neden olur. Bu durumda hücreler hiçbir zaman aç kalmaz ve otofaji sistemini harekete geçiremez. Otofaji sisteminin aktif olmaması, kanser hücrelerinin kolayca beslenip büyümesine ve yayılmasına olanak tanır.

Bu nedenle, mizaca uygun aralıklı oruç, uygun egzersiz, kuru ve ıslak sauna, sıcak ve soğuk havada yürüyüş, soğuk duş ve otofaji sistemini uyaran çaylar (örneğin “Rooze Moon” kahvesi ve çayı, safran çayı, ısırgan otu) ile otofaji sistemini aktif hale getirmek gerekir. Otofaji sisteminin aktif olması, meme kanseri başta olmak üzere tüm kanserler için büyük bir engeldir.

7. Memelerin Masajı

Özellikle sabahları, memelerin, koltuk altının ve göğüs kafesinin zeytinyağı, çörek otu yağı veya susam yağı gibi sıcak mizaçlı yağlarla düzenli ve nazikçe masaj yapılması ve haftalık olarak hamam otu kullanımı, meme kanserini birkaç etkili yolla önlemeye yardımcı olabilir:

 * Lenf Dolaşımını İyileştirme: Düzenli ve nazik meme masajı, lenfatik sistemi uyarır ve aktif hale getirir. Bu sistem, dokulardaki toksinlerin ve atık maddelerin atılmasında önemli bir rol oynar. Lenf dolaşımının iyileşmesiyle, meme dokusunda zararlı maddelerin birikimi azalır ve kanserli kitle oluşma riski düşer.

 * Kan Dolaşımını Artırma: Masaj, meme bölgesindeki kan akışını artırır. Daha iyi kan dolaşımı, hücrelere oksijen ve besin sağlayarak hücreleri daha güçlü ve sağlıklı tutar. Bu, meme hücrelerinin normal işlevlerini korumasına ve anormal hücrelerin büyümesini engellemeye yardımcı olur.

 * Erken Değişimleri Fark Etme: Günlük masaj sayesinde kişi kendi meme bölgesini daha iyi tanır ve anormal değişiklikleri veya kitleleri daha hızlı fark edebilir. Bu, kanserin veya diğer sorunların erken aşamada teşhis edilmesini ve daha etkili bir tedaviye başlanmasını sağlar.

 * Stres ve Gerginliği Azaltma: Masaj, sinirleri uyararak ve rahatlama hissi yaratarak stresi azaltmaya yardımcı olur. Stresin azalması, hormon dengesini ve kortizol salınımını düzenleyerek iltihaplanma ve kanseri önlemede önemli bir rol oynar.

 * Hormon Dengesini Teşvik Etme: Memelere ve yakındaki lenf bezlerine yapılan masaj, testosteron dahil olmak üzere hormonların daha iyi dengelenmesine yardımcı olabilir. Testosteron, kadın ve erkek cinsel işlevlerinin yanı sıra kemik ve kas sisteminin güçlenmesi için de önemlidir. Ayrıca, masaj, zeno-östrojenler gibi zararlı hormonların memede birikmesini de engeller.

Bu nedenle, memelere sabahları yapılan masaj, nazik ve düzenli yapıldığı takdirde, meme sağlığını korumak ve meme kanseri riskini azaltmak için basit, doğal ve etkili bir yöntemdir.

8. Östrojen Dengesizliği

Östrojen, ana kadınlık hormonudur ve:

 * Meme dokusunun büyümesini ve sağlığını düzenler.

 * Adet döngüsünü ve doğurganlığı etkiler.

 * Kemik yoğunluğunu ve kalp sağlığını korur.

 * Ruh halini ve beyin fonksiyonlarını etkiler.

Östrojen dengesi, vücudun normal işleyişi için hayati önem taşır. Östrojenin azlığı veya fazlalığı sorunlara yol açabilir.

Östrojen Eksikliğinden Kaynaklanan Sorunlar

Menopoz, yumurtalık fonksiyon bozukluğu, hipofiz veya hipotalamus sorunları ve vücut yağının aşırı azalması östrojen eksikliğine neden olur.

Sonuçları:

 * Vajinal kuruluk, libido düşüklüğü.

 * Osteoporoz (kemik erimesi).

 * Duygudurum bozuklukları (depresyon, anksiyete).

 * Meme dokusunun hacim ve yoğunluğunda azalma (atrofi).

 * Telafi Edici Hormonal Bozukluk: Östrojen azaldığında, diğer hormonların (progesteron veya androjenler) oranı değişir. Bu oransal değişiklik, meme dokusunda dengesiz büyüme veya anormal hücre yenilenmesine neden olabilir.

Meme Kanseriyle İlişkisi:

 * Östrojen eksikliği tek başına nadiren kansere yol açsa da, hormonal oranın değişmesi (androjenlerin göreceli artışı veya progesteron dalgalanması) anormal hücre büyümesi yollarını aktif hale getirebilir.

 * Östrojen eksikliği bazen reseptörleri daha duyarlı hale getirir. Bu durumda dışarıdan bir uyarıcı (zeno-östrojenler veya östrojen terapisi) geldiğinde, hücrelerin tepkisi aşırı olabilir.

Östrojen Fazlalığından Kaynaklanan Sorunlar (Östrojen Dominansı)

Nedenleri:

 * Yumurtalıklar veya yağ dokusu tarafından aşırı üretim (özellikle karın bölgesindeki obezitede).

 * Östrojen hormonları veya zeno-östrojenlerin uzun süreli kullanımı.

 * Karaciğer fonksiyon bozukluğu (fazla östrojenin atılma yeteneğinin azalması).

 * İnsülin direnci ve IGF-1 artışı (yağ dokusunda aromataz enzimini uyararak androjenleri östrojene dönüştürür).

Sonuçları:

 * Memelerde hassasiyet ve ağrı, fibrokistik değişiklikler.

 * Anormal adet kanamaları.

 * Endometrial doku büyümesi (rahim kanseri riski).

 * Su tutulması, şişlik.

 * Kilo alımı ve karın yağlanması.

Meme Kanseriyle İlişkisi:

 * Meme dokusu, östrojen reseptörlerine (ER) sahiptir. Aşırı östrojen, bu reseptörleri sürekli uyarır, bu da tekrarlanan hücre bölünmesine ve DNA çoğaltılmasında hata olasılığının artmasına ve kanserli hücrelerin oluşumuna yol açar.

 * Aşırı östrojen ayrıca tümörlerde anjiyogenezi (yeni kan damarlarının büyümesini) teşvik ederek tümörün daha iyi beslenmesine ve daha hızlı ilerlemesine neden olur.

 * Eğer bağışıklık sistemi veya apoptoz (hücrenin programlanmış ölümü) mekanizması zayıfsa, bu anormal hücreler hayatta kalır ve büyür.

9. Ksenoöstrojenler (Xenoestrogens)

 * Ksenoöstrojenler, vücuda girerek vücuttaki östrojen hormonu gibi davranan, doğal olmayan kimyasal maddelerdir.

 * Bu maddeler doğada oluşmaz; daha çok endüstriyel ürünler, ambalajlar, kozmetikler, plastikler ve tarım ilaçlarından kaynaklanırlar.

 * Vücudumuz bu maddeleri “östrojen” olarak tanır, oysa yapıları doğal östrojenden farklıdır.

Yaygın Ksenoöstrojen Örnekleri:

 * Plastik şişelerde ve konserve kutularının kaplamalarında bulunan BPA (Bisfenol A).

 * Parfümlerde, şampuanlarda, oje ve yumuşak plastiklerde bulunan fitalatlar.

 * Kremlerde, losyonlarda ve kozmetik ürünlerdeki parabenler.

 * Bazı tarım ilaçları ve yabani ot öldürücüler.

 * Egzoz dumanı ve hava kirliliğindeki bazı maddeler.

Ksenoöstrojenler Meme Kanserine Nasıl Neden Olur?

 * Ksenoöstrojenler vücuda girdiğinde, hücrelerdeki östrojen reseptörlerine bağlanır ve doğal östrojen gibi hormonal bir etki yaratır.

 * Beyin (hipotalamus ve hipofiz) bu durumu “yeterli östrojen var” mesajı olarak algılar.

 * Sonuç olarak, yumurtalıkları uyaran FSH ve LH hormonlarının salgılanması azalır.

 * Bu hormonların azalması, yumurtalıklar tarafından üretilen doğal östrojenin üretimini azaltır.

Doğal Östrojen Eksikliğinin Sonuçları

Vücudun doğal östrojen seviyesi düştüğünde:

 * Hormon Dengesizliği Oluşur: Vücut bu durumu telafi etmek için diğer hormonal yolları etkinleştirir. Östrojen az olduğu için androjenler (örneğin testosteron) ve progesteronun östrojene oranı değişir.

 * Androjenler Göreceli Olarak Artar: Östrojen azalması, hormonal öncülerin androjen üretimine yönelmesine neden olur. Androjenlerin bu artışı, meme dokusunda lokal östrojene (aromatase enzimi aracılığıyla) dönüşebilir. Ancak bu süreç dengesiz ve iltihaplıdır.

 * Progesteron Artışı veya Dalgalanması: Bazı döngülerde östrojen eksikliği, yumurtalık corpus luteumunun aşırı uyarılmasına ve daha fazla progesteron salgılanmasına neden olabilir. Zenoöstrojenlerden etkilenen reseptörler varlığında yüksek progesteron, anormal hücre büyümesini tetikleyebilir.

Bu Hormonal Değişiklikler Meme Kanserine Nasıl Yol Açar?

 * Meme dokusundaki hormon reseptörleri, dengeli bir büyüme için doğru östrojen, progesteron ve androjen oranına bağımlıdır.

 * Bu denge bozulduğunda:

   * Kontrolsüz hücre bölünmesi uyarılır.

   * Meme dokusunda kronik iltihaplanma oluşur.

   * Programlanmış hücre ölümü (apoptoz) mekanizması bozulur.

 * Ksenoöstrojenler, hücre büyümesini doğrudan uyarmanın yanı sıra, doğal östrojen üretimini durdurur ve hormonal yolu değiştirerek kanser oluşumu için uygun bir ortam yaratır.

Ksenoöstrojenler, hücrelerin östrojen reseptörlerine yerleşerek şunlara neden olur:

 * Meme Hücrelerinin Aşırı Uyarılması: Meme hücrelerinde, hormonlardan sinyal aldıkça büyüyüp bölünen östrojen reseptörleri bulunur. Ksenoöstrojenler, vücudun ihtiyacı olmadığında bile bu reseptörleri uyarır. Sonuç: Kontrolsüz hücre bölünmesi → genetik mutasyon ve kanser riskinin artması.

 * Hormonal Dengesizlik (Östrojen Dominansı): Reseptörleri işgal ederek ve vücudun östrojen yükünü artırarak hormonal denge bozulur. Bu durum, meme dokusunda kalınlaşma, kist, fibroadenom ve sonuçta kansere zemin hazırlar.

 * Oksidatif Stres ve DNA Hasarı: Birçok ksenoöstrojen serbest radikal özellik gösterir ve hücre DNA’sına zarar verir. DNA hasarı + aşırı hücre büyümesi uyarımı = kötü huylu tümör riski.

 * Meme Yağ Dokusunda Uzun Süreli Kalıcılık: Memeler bol miktarda yağ dokusu içerir ve ksenoöstrojenler “yağda çözünür” maddelerdir. Bu maddeler meme yağında depolanır ve zamanla kronik etkiler yaratır.

Ksenoöstrojenlerin Vücuda Girişini Önleme Yolları:

 * Plastik şişeler yerine cam, bakır veya 304/316 çelik şişeler kullanın.

 * Yiyecekleri plastik kaplarda ısıtmaktan kaçının.

 * Paraben ve fitalat içermeyen kozmetik ve kişisel bakım ürünleri kullanın.

 * Tarım ilacı kalıntılarını azaltmak için meyve ve sebzeleri iyice yıkayın.

 * Konserve ve paketli yiyecekler yerine taze gıdalar tüketin.

10. Kortizolün Meme Kanserindeki Rolü

Kortizol, bir stres hormonudur. Ancak uzun süre yüksek kalması ciddi olumsuz etkilere sahiptir:

 * Kanser Karşıtı Bağışıklığı Zayıflatır: Kanser hücrelerini yok etmekle görevli doğal katil hücrelerin (NK Cells) aktivitesini azaltır.

 * İnsülin Direncini Artırır: Yüksek kortizol, kan şekerini yükseltir → pankreas daha fazla insülin salgılar → insülin direnci oluşur.

 * Sistemik İltihabı Artırır: Kronik iltihap, tümör büyüme yollarını ve anjiyogenezi (tümörü beslemek için yeni kan damarlarının büyümesi) tetikler.

Kortizol seviyesi yüksek olduğunda, vücut “kırmızı alarm” durumuna geçer ve tüm organ işlevleri durur veya minimum seviyede çalışır. Çünkü vücut kendini tehdit altında hisseder ve savaşmaya veya kaçmaya hazırlanır. Bu durumun uzun süre devam etmesi, vücudun asidik hale gelmesine veya kişinin mizacının soğumasına neden olur. Asidik bir ortamda tüm hastalık etkenleri (kanser hücreleri, parazitler, mantarlar, zararlı virüs ve mikroplar) kolayca çoğalır ve hastalıklara yol açar.

11. İnsülinin Meme Kanserindeki Rolü

İnsülin sadece bir şeker hormonu değil, aynı zamanda bir büyüme hormonudur.

 * Yüksek insülin (hiperinsülinemi) ve insülin benzeri büyüme faktörü (IGF-1), hücrelerin büyümesini ve bölünmesini uyarır.

 * Meme kanseri hücrelerinin çok sayıda insülin ve IGF-1 reseptörü vardır → yüksek insülin = tümörün daha hızlı büyümesi.

 * İnsülin direnci ve obezite (özellikle karın yağlanması), vücuttaki östrojeni artırır ve bu da meme kanserini kötüleştirir.

Stres → Kortizol → İnsülin → Kanser Tehlikeli Döngüsü:

 * Kronik Stres → Yüksek kortizol.

 * Yüksek Kortizol → Yüksek kan şekeri → Daha fazla insülin salgılanması.

 * Yüksek İnsülin + Kronik iltihap → Meme hücrelerinin büyümesinin uyarılması.

 * Hormonal Dengesizlik (Östrojen Dominansı) → Meme kanseri riskinin artması.

12. Kötü Beslenme ve Soda Oluşturan Yiyecekler

 * Özellikle beyaz unlu mamuller, beyaz şeker, süt ürünleri (özellikle yoğurt, süt, ayran ve peynir), beklemiş veya işlenmiş et,  tütsülenmiş ve kızartılmış yiyecekler, fast food, bayat yiyecekler gibi basit karbonhidratların aşırı tüketimi.

 * Sık sık koyu çay, çok fazla kahve, endüstriyel tatlılar, gazlı içecekler ve yaygın meyve suları tüketimi.

13. Kronik Kabızlık

 * Kabızlık, atık maddelerin vücutta kalmasına ve toksinlerin yeniden emilmesine neden olur. Bu toksinler sonunda meme gibi hassas dokularda birikir.

 * Harekete geçerek ve doğal yağlar ve lif açısından zengin yiyecekler tüketerek kabızlığı önleyin.

14. Çevresel Toksinler

 * Uzun süre kimyasal maddelere, sigara dumanına, hava kirliliğine, kimyasal içeren kozmetiklere, alüminyum içeren deodorantlara maruz kalmak ve pestisitlere maruz kalmış ürünleri tüketmek, özellikle de antibiyotik kullanımı, vücudu meme kanserine yatkın hale getirir.

Önleme ve Kontrol Yolları

 * Altı Sağlık İlkesine Uymak: Derin karın solunumu ve yeterli oksijen alımı, yeterli ve kaliteli uyku, düzenli hareket ve tam dinlenme, vücuttaki toksinlerin yeterli atılımı, sağlıklı yeme-içme ve zihin-düşünce yapısına dikkat etme.

 * Stres Yönetimi: Meditasyon, derin nefes alma, yoga, düzenli egzersiz, anda yaşama ve zihni gözlemleme.

 * Beslenme: Düşük karbonhidratlı (özellikle basit karbonhidratlardan uzak), protein, doğal yağlar ve sebze-lif açısından zengin bir diyet.

 * Uyku: Hormonları kontrol etmek, özellikle kortizolü azaltmak için yeterli ve kaliteli uyku.

 * Kilo Kontrolü: İnsülin ve östrojeni kontrol altında tutmak için fazla kiloları vermek.

 * Glisemik İndeksi Yüksek Gıdalardan Kaçınma: Bu tür gıdaların sık tüketiminden kaçının.

Referans :

drkalan.comhttps://drkalan.com

https://t.me/drkalannatural
https://t.me/salamatsaray2

 www.cancer.gov

www.jstor.org

 www.endocrine.org

www.bcpp.org

www.nejm.com

www.sciencedirect.com

www.sciencedirect.com

World Health Organization (WHO)https://www.who.int

 Alakanun  ibnisina

Sağlıklı Kadin mutlu anne,Farzollah Gholizadeh

Sağlığın mimarı,Farzollah Gholizadeh 

Özet:

Meme kanserinin nedenleri ve önleyici yaklaşımlar üzerine yazılan makale, hem modern tıbbın hem de geleneksel tıbbın bakış açılarını harmanlayarak kapsamlı bir rehber sunmaktadır.

Özetle, makalede meme kanserinin ana nedenleri ve önlenmesi için önerilen yöntemler şunlardır:

paylas:

benzer makaleler

Düşünce Kancaları

Zihne gelen olumsuz düşünceler, sonsuz bir okyanustaki balık oltalarının kancaları gibidir. Bu okyanusta balığın bir seçme hakkı vardır: Kancayı ısırıp

Read More