Tıbbi Bitkilerin Kullanım Şekilleri (Bölüm 1)


Giriş

Bitkisel tıbbın tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir; yani ilk hastalıkların ortaya çıkmasıyla birlikte insan, içgüdüsel olarak çevresindeki çeşitli bitkilerle tedaviye başlamıştır. İnsan zamanla bitkilerin hastalıkları ve rahatsızlıkları iyileştirme konusundaki mucizevi gücünü fark etmiş ve bunları kullanmaya başlamıştır. Geçmiş yıllarda bu faydalı bitkilere olan ilgi ve dikkat azalmış olsa da, son zamanlarda yeniden ilgi görmeye başlamıştır. Ancak şunu bilmek gerekir ki, son birkaç on yılda bitkisel ilaç kullanımına yönelim artmış olsa da, bu ilaçların bilinmeyen yan etkileri kontrolsüz ve aşırı kullanımları durumunda ciddi tehdit oluşturabilir.

Günümüzde yanlış bir algı vardır: Bitkisel kökenli ilaçların ya hata hürlerin hiçbir yan etkisi olmadığı düşünülür. Oysa bu doğru değildir; bitkisel kökenli her ilaç da, eğer doğru şekilde, uygun miktarda ve hem bitkinin hem de kişinin mizacına göre kullanılmazsa, faydalarının yanında yan etkilere de sebep olabilir. Bitkisel ilaçların yan etkileri kimyasal ilaçlar kadar tehlikeli olmasa da, uzun süreli kullanımları örneğin herkesin kabızlığı önlemek için sürekli kullandığı sinameki gibi, bağırsakların peristaltik hareketlerinin kaybına yol açabilir.

Bu nedenle, bitkisel kürler ve ilaçları kullanmadan önce mutlaka doğal tedavi uzmanı doktoru veya ilgili uzmanlarla danışılması tavsiye edilir.

Tıbbi Bitkilerin Kullanım Şekilleri:

Tıbbi bitkilerin kullanım şekilleri hem geleneksel tıpta hem de botanik ve eczacılıkta büyük çeşitlilik gösterir. Kullanım şeklinin seçimi, bitkinin türüne, etken maddesine, hastanın mizacına, hastalığın türüne ve etki yerine bağlıdır.

Tıbbi bitkiler farklı formlarda bitkisel formülasyonlara dönüştürülerek kullanılabilir. Bu formlar, bitkinin türüne, etken maddenin cinsine, ısıl dayanıklılığına vb. bağlıdır. Örneğin, belirli bir etkiyi elde etmek için bitkinin mutlaka demleme şeklinde kullanılması gerekirken, başka bir etki için aynı bitkinin kaynatılması gerekebilir.

Örneğin siyah çayın demleme ve kaynatma farkı buna iyi bir örnektir:

Demlenmiş siyah çay hoş aromalı ve tadıyla yorgunluğu giderici etkiye sahiptir. Oysa kaynatılmış siyah çay koyu siyah renkli, kötü kokulu ve tatsız olur; ayrıca sovdayı artırır ve kabızlığa sebep olur. Çünkü çayın kaynamasıyla çok miktarda tanen madde suya geçer ve çayın hem görünümünü hem de etkisini değiştirir.

Bu yüzden tıbbi bitkiler kullanılırken hangi formda hazırlanması gerektiğine dikkat edilmelidir.

1. Demleme (İnfüzyon)

En basit bitkisel ürün demlemedir. Demleme için genellikle bitkinin taç yaprakları ve yaprakları kullanılır çünkü bunlar ince ve narindir. Eğer sap, kök veya tohum gibi daha sert kısımlar kullanılacaksa, mutlaka ezilmeli, toz haline getirilmeli veya küçük parçalara ayrılmalıdır.

Bunun için bitkinin ilgili kısmı bir kaba konur, üzerine kaynar su dökülür ve belirlenen süre boyunca demlenmeye bırakılır.

Demleme, bitkisel ilaçların hazırlanmasında en iyi ve en değerli yöntemdir, çünkü bitkilerin en önemli etken maddeleri kaynatma sırasında yok olabilir.

Demleme özütü şu şekilde hazırlanır: Belirlenen miktarda ince doğranmış bitki bir fincan kaynar suyla (en fazla bir litre) karıştırılır, kapak kapatılır ve 15-30 dakika demlenmeye bırakılır. Daha sonra süzülür.

Eğer bazı hastalarda belirli bir ilaca karşı hassasiyet varsa, ilk kullanımlarda bitkinin sadece 6-8 dakika demlenmesi tavsiye edilir. Bu şekilde demleme daha hafif olur ve rahatça tüketilebilir.

Demleme Tüketiminde Aşırıya Kaçmayın

Demlemeler, bazı bitkisel ya da kimyasal ilaçlar gibi çift taraflı etki gösterebilir; yani hem faydalı etkileri hem de kan şekeri veya tansiyonu artırma/azaltma gibi yan etkileri olabilir veya halsizlik yapabilir ya da bazı gıdalar ve kimyasal ilaçlarla uyumsuzluk gösterebilir.

Bu nedenle, dengeli tüketilmeli ve hastalık durumunda mutlaka doktorla danışılarak kullanılmalıdır.

Uzmanlara göre, kimyon, rezene ve kişniş gibi bitkilerin günlük uygun miktarda tüketilmesinde sakınca yoktur. Ancak hodan çiçeği gibi tansiyonu veya diğer kan parametrelerini etkileyebilecek demlemelerin kullanımı sınırlı olmalı ve ambalaj üzerinde miktarı, kullanım şekli, tedavi edici özellikleri ve olası yan etkileri mutlaka belirtilmelidir.

Bazen bazı bitkisel veya meyve bazlı demlerde keskin bir tat veya koku hissedilir ve kaynar suyla temas ettiğinde güçlü bir renk yayılır; bu da yapay olduğu izlenimi verebilir.

Bu konuda bilinmesi gereken şudur: Nane veya tarçın gibi bazı bitkiler doğal olarak yoğun aroma veya renk taşır. Özellikle iyi öğütülüp kağıt poşetlere konulduysa, kaynar suyla temas ettiğinde hızlı bir şekilde aroma ve rengi suya geçer.

Aslında çay dışında çoğu bitkisel demlemede (yüksek esans içerikleri sebebiyle) yapay renk veya tat pek bulunmaz. Ancak bu, tüm üreticilerin dürüst olduğu anlamına gelmez; bazı poşet çaylarda saf bitki yerine katkı maddeleri olabilir.

Peki neden bazı demlerin rengi, kokusu yoktur ve su gibi tatsız gelir?

Bazı bitkiler düşük esans ve renk içerir; bu yüzden esanslarının çıkması için daha uzun süre demlenmeleri gerekir. Eğer yeterince bekletilmesine rağmen renk veya koku çıkmıyorsa, ürünün sahte olduğundan şüphe edilebilir.

Poşet çaylar genellikle toz haline getirilmiş bitki içerir ve 5-10 dakika içinde demlenip renk ve aroma verirken; tam yaprak, sap veya kök içeren bitkiler daha uzun, bazen 20 dakikaya kadar demlenmelidir.

Günlük olarak bitki çayı içmenin zararı var mı?

Bitki çaylarının çoğu; pigment, antioksidan, kanser, diyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarına karşı etkili bileşikler içerir. Bazıları yorgunluğu azaltır, sinirleri yatıştırır, bazıları ise mide, bağırsak, böbrek ve karaciğeri güçlendirir. Bu nedenle genellikle günlük olarak kullanılırlar ve bazen tüketiminde aşırıya kaçılır. Ancak bilinmelidir ki, bitki çayları bazı bitkisel veya kimyasal ilaçlar gibi iki ucu keskin bir kılıç gibi davranabilir. Faydalarının yanında kan şekeri ya da tansiyonu artırma veya düşürme gibi etkiler gösterebilir, halsizlik yaratabilir, tüketilen gıdalar veya ilaçlarla etkileşime girerek sağlığınıza uygun olmayabilir.

Bu nedenle bitki çayları ölçülü miktardabitkinin mizacınakişinin mizacınamevsimsel mizacacoğrafi mizaca ve yaşa göre tüketilmeli; herhangi bir hastalık durumunda ise mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır.

Bitki çayları, faydalı bileşikler içerir ancak zaman geçtikçe havadaki oksijenle etkileşime girerek bu faydalarını kaybetmeye başlar. Bitki çayları kuru, serin ve gölgede 2 ila 3 ay boyunca saklanabilir. Bu süreden sonra tadında değişiklik olmasa da, faydaları giderek azalır.

Soğuk bitki çayı tüketimi ise bazı özel bitkiler dışında önerilmez. Çünkü soğudukça bazı etkili maddeler bozulur ve içeceğin etkisi azalır. En iyisi bitki çayını hazırlandıktan sonra en geç 1-2 saat içinde tüketmektir.

Bitki Çayı Hazırlama Yöntemi (Demleme)

Bitki çayı hazırlamak için, kaynar su, bitkinin üzerine dökülür ve kabın ağzı yaklaşık yarım saat boyunca bez ya da kapakla kapatılır. Bu sürede, bitkinin etkili maddeleri sıcak suya geçer. Daha sonra bu karışım ince bir metal süzgeç ya da temiz bir bezle süzülerek posası atılır ve kalan sıvı tüketilir.

Genellikle 30 gram kuru ya da 75 gram taze bitki için 500 ml kaynar sukullanılır. Bu miktar yaklaşık 2-3 bardak çaya eşittir. Daha az miktar isteniyorsa aynı orana sadık kalarak su ve bitki miktarı azaltılmalıdır.

Bitki çayı kısa süreliğine buzdolabında saklanabilir ama etkili maddelerin çökme ihtimali nedeniyle her zaman taze hazırlanıp tüketilmesi önerilir. Eğer tadı hoş değilse, bal veya bitkisel şekerlerle tatlandırılarak içilebilir. Günlük tüketim miktarı 1 ila 3 bardak arasında olmalı, aşırı tüketimden kaçınılmalıdır.

Bitki Çayı veya Kaynatma Hazırlarken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Aşağıdaki noktalar bitki çayının kalitesinde oldukça etkilidir ve mutlaka dikkate alınmalıdır:

1. Bitki ya da tohumlar kullanılmadan önce temizlenmeli, toprak ve tahta parçaları iyice ayıklanmalıdır. Ancak bitki mümkünse yıkanmamalıdır çünkü bu işlem bitkinin yapısını değiştirebilir.

2. Bitki demleme işlemi, buharın dışarı çıkamayacağı kapalı bir kapta yapılmalıdır ki bitkinin esansı ve etkili bileşenleri buharla kaybolmasın.

3. Her zaman cam, porselen ya da emaye kaplar kullanılmalıdır. Metal kaplar kesinlikle kullanılmamalıdır.

4. Kullanılan suyun miktarı dikkatle ölçülmelidir.

5. Nane ve papatya gibi yüksek esans içeren bitkiler kaynatılmamalıdır. Çünkü 60°C üzerindeki sıcaklıkta etkili bileşenler bozulur.

6. Bitki çaylarında mümkün olduğunca doğal şekerler (bal, hurma gibi) kullanılmalıdır. Çünkü bal antibiyotik etkili olup; kalsiyum, sülfür, demir, çinko, potasyum, magnezyum gibi mineraller ile A, B1, B2, B3, B5 ve C vitaminleri içerir. Hurma ise doğal lif bakımından zengindir ve yağ, kalsiyum, sülfür, demir, potasyum, fosfor, manganez, bakır ve magnezyum bakımından oldukça zengindir.

Kaynatma (Dekoksiyon) Yöntemi

Kök, kabuk, tohum ve sert kısımlar için doğrudan kaynatma yöntemi kullanılır.

Örneğin: Meyan kökü veya tarçın kabuğu kaynatılarak hazırlanır.

Bu yöntemde, bitki parçası soğuk suya konulur ve ardından ısıtılarak kaynama noktasına getirilir. Kaynatma ya da demleme sonrası oluşan çözeltiler mümkünse sade olarak, değilse doğal tatlandırıcılar ile tatlandırılarak tüketilmelidir.

Eğer kaynatma süresi belirtilmemişse, çözelti 1 dakika kaynadıktan sonra ısıdan alınmalı ve belirtilen süre kadar bekletilmelidir. Taze ya da kuru bitki fark etmeksizin bazı bitkiler eşit miktarlarda kullanılabilir çünkü taze bitki daha ağırdır fakat etkili maddeleri daha aktiftir. Bu yüzden etkisi kurusuna eşit olabilir.

Genel olarak kaynatma yöntemi, bitkinin kök, rizom, kabuk, reçine ya da tohum gibi kısımları için uygundur. Ayrıca, bu bitkilerin etkili maddeleri ısıyla bozulmuyorsa ve hücrelerinden soğuk ya da sıcak suyla kolayca ayrılmıyorsa bu yöntem tercih edilir.

Ayrıca, alüminyum ve çelik kaplar kullanılmamalıdır.

Kaynatma Türleri:

1. Hafif Kaynatma: Bitki parçaları bir litre kaynar suyla karıştırılır, hafifçe kaynatılır, sonra ocaktan alınarak birkaç dakika demlendirilip süzülür.

2. Normal Kaynatma: Bitki parçaları bir litre soğuk suyla karıştırılır, kaynama noktasına getirilip süzülür.

3. Güçlü Kaynatma: Normal kaynatma gibi başlanır, kaynadıktan sonra ocaktan alınır, üzeri kapatılarak 10 dakika demlendirilir, ardından süzülür.

Bitkiler kolay temin edilebiliyorsa, 15 dakikalık demleme ya da 13 saatlik soğuk suda bekletme yöntemi yeterlidir.

Bitki Çayı mı, Kaynatma mı?

Çoğu bitki sert ve lifli bir dokuya sahiptir. Vücut bu dokuyu sindiremediği ve faydalı bileşenlere erişemediği için, bu bitkilerin yararlı bileşenlerinden faydalanmak amacıyla bitkiyi suda bekletmek, demlemek veya kaynatmak gerekir. Ancak bilmek gerekir ki, demlemek ve kaynatmak iki farklı yöntemdir ve bu yöntemlerle elde edilen içecekler, vücut üzerinde farklı etkiler bırakır.

Baharatların, meyvelerin, yaprak, sap veya kök gibi bitki kısımlarının çoğu kurutulup toz haline getirilebilir ve bitki çayı hazırlanmasında kullanılabilir. Bu yöntemde bitki ezilir, kaynatılmış suda, kapalı bir kap içinde 15-20 dakika boyunca hafif buhar üzerinde bekletilir ve ardından süzülerek içime hazır hale getirilir.

Çay yaprakları, ebegümeci çiçeği, limon otu, melisa , kediotu (valerian) veya çeşitli meyve çaylarından elde edilen içecekler birer bitki çayı örneğidir.

Öte yandan, eğer bitki doğrudan soğuk veya sıcak suyla kaynatılırsa, kaynatma (decoction) elde edilir. Kaynatma yöntemiyle hazırlanan içeceğin etkisi, demlemeye göre çok daha güçlü olur; çünkü kaynatma sırasında bitkiden daha fazla madde açığa çıkar.

Ancak bu, her bitkinin kaynatılarak daha çok fayda sağlanacağı anlamına gelmez.

Çünkü birçok bitki sadece demlenerek kullanılmalıdır; yanlışlıkla ya da bilinçsizce kaynatılırsa, bitkinin yapısı ve etkisi değişebilir, hatta bazen zararlı maddeler açığa çıkarabilir.

Bu nedenle, özellikle açıkta satılan ve deneyimsiz kişilerce tavsiye edilen bitkileri kaynatmaktan kaçınılmalıdır.

Kaynatmanın Gücü ve Riskleri

Bitki doğrudan su ile kaynatıldığında, demlemeye göre daha güçlü bir etki elde edilir. Ayrıca, kaynatma yöntemiyle bitkiden çıkan aroma ve bitkinin özü, genellikle bitkisel damıtmalara (bitki suları/şurupları) göre daha fazla olur.

Ancak araştırmalar göstermiştir ki, bazı bitkilerin kaynatılarak hazırlanması, vücuttaki bazı organlar üzerinde aşırı güçlü ve hızlı etki yaratarak zararlı sonuçlara yol açabilir.

Bu durum ciddi zehirlenmelere ve hatta ölüme bile neden olabilir.

Bu yüzden, günlük kullanım için dengeli miktarda bitki çayı (demleme)tüketilmesi, bilinmeyen bitkilerin kaynatılmasından ise kesinlikle kaçınılması önerilmektedir.

Bitkisel Yağlı Demlemeler (Bitki Yağları):

Bu yöntem, bitkilerdeki yağda çözünebilen maddeleri çıkarmayı kolaylaştırır. İki yöntemle hazırlanır:

1. Sıcak Yöntem:

• Bitki materyali, soğuk preslenmiş doğal zeytinyağı, badem yağı veya susam yağıyla cam bir kapta karıştırılır.

• Dolaylı yolla (benmari usulü) 2-3 saat boyunca hafif ısı verilerek hazırlanır.

• Soğuduktan sonra süzülür ve koyu renkli, temiz şişelerde saklanır.

2. Soğuk Güneş Işığı Yöntemi:

• Bitkiler ve yağ cam bir şişeye konur, çalkalanır.

• Şişe 4-6 hafta veya hata bezi bitkiler 3 ay boyunca doğrudan güneş ışığı alan bir yerde bekletilir.

• Bu yöntem için 250 gr kuru bitki veya 500 gr taze bitki, 750 ml soğuk preslenmiş zeytinyağı veya susam yağıyla karıştırılır.

Bazı bitkiler (örneğin sarı kantaron gibi) doğrudan saf zeytinyağı içinde en az üç ay güneş altında bekletilir. Böylece hem gündüz güneş ışığı hem de gece ay ışığı bitkiye etki eder ve bu şekilde çok daha güçlü şifalı bir özellik kazanır.

Islatma yöntemi 

Bu yöntem, ısıya maruz kaldığında etkili maddeleri bozulan bitkiler için tavsiye edilir. Islatma hazırlamak için, belirli bir miktarda öğütülmüş bitki belirli bir miktar suya eklenir ve kap birkaç saat veya bir gece boyunca kapalı tutulur.

1. Soğuk Su ile Islatma:

Genellikle, etkin maddeleri ısıya dayanıklı olmayan veya ısı ile buharlaşan bitkiler için kullanılır. Bu amaçla, istenilen miktarda doğranmış bitkinin üzerine bir litre soğuk su dökülür, kabın kapağı kapatılır ve 6 ila 12 saat bekletilir. Bekleme süresi uzadıkça, elde edilen öz daha yoğun olur.

2. Alkollü Islatmalar:

Bu yöntem, etkin maddeleri suda çözünmeyen bitkiler için kullanılır. Gerekli miktarda doğranmış bitkinin üzerine, tüm bitki parçalarını örtecek şekilde %60 etil alkol dökülür. Kap kapatılarak birkaç gün bekletilir. Daha güçlü ekstreler hazırlamak için saf alkol veya %90 üzeri alkol kullanılır.

▪ Dikkat:

Ağız yoluyla kullanılacak, yara tedavisi veya dezenfeksiyonu için hazırlanacak ekstreler, mutlaka su ile seyreltilmelidir.

3. Yağlı Islatma:

Belirli bir miktarda bitki bir kaba konur ve üzerine geleneksel yağlı islatmalarda kullanılan zeytinyağı, susam yağı, badem yağı, çörekotu yağı gibi yağlar dökülür. Daha sonra bu karışım güneş ışığında veya karanlık bir ortamda günlerce, haftalarca veya hatta aylarca bekletilir. Bu süre sonunda bitkinin etkin maddeleri yağa geçmiş olur.

Referans :Bitkilerin mizacı,1.celt ,Farzollah Gholizadeh 

paylas:

benzer makaleler