Çayda Bulunan Kimyasal Maddeler:
Çay, türü ne olursa olsun (siyah, yeşil, beyaz, oolong ya da pu-erh), birçok farklı ve karmaşık kimyasal madde içerir. Bu maddeler, çayın tadı, kokusu, rengi ve vücut üzerindeki etkileri açısından önemli rol oynar. Şimdi size çayda bulunan en önemli kimyasal bileşenleri bilimsel ve sade bir şekilde anlatayım:
1. Alkaloidler (Uyarıcı Bileşikler)
Bu grup, uyarıcı ve canlandırıcı etkileri olan bileşikleri içerir:
• Kafein: Çaydaki en önemli uyarıcı maddedir; uyanıklığı artırır, dikkati toplar ve yorgunluğu azaltır.
• Teofilin: Damarları ve solunum yollarını genişletir; kafeine benzer ama daha hafif etkiler gösterir.
• Teobromin: Kafeine göre daha yatıştırıcı bir etkiye sahiptir; çikolatada da bulunur.
Bu maddelerin miktarı siyah çay ve matcha’da daha yüksektir; beyaz ve yeşil çayda daha düşüktür.
2. Polifenoller (Antioksidanlar)
Çaydaki en faydalı bileşiklerden bazılarıdır:
• Kateşinler: Yeşil ve beyaz çayda bol miktarda bulunur; anti-kanser, anti-enflamatuar ve antiviral özelliklere sahiptir.
• EGCG (Epigallokateşin Gallat): Yeşil çayda bulunan en güçlü doğal antioksidanlardan biridir.
• Flavonoidler: Kalp ve damar sağlığına katkı sağlar.
• Tanenler: Çayın buruk ve acı tadından sorumludur; antimikrobiyal etkileri vardır ve demir emilimini azaltabilir.
Fermente çaylarda (örneğin siyah çay), kateşinler okside olarak şu bileşiklere dönüşür:
• Teaflavinler
• Tearubiginler
Bu bileşikler siyah çayın koyu rengini ve karakteristik aromasını oluşturur.
3. Amino Asitler
• L-Theanine: Çaya özgü bir amino asittir; zihni rahatlatır, konsantrasyonu artırır ve kafeinin uyarıcı etkisini dengeler. Ayrıca çaya umami (beşinci tat) lezzetini verir.
Matcha ve Gyokuro gibi Japon yeşil çaylarında miktarı daha yüksektir.
4. Vitaminler ve Mineraller
Çay az miktarda vitamin ve mineral içerir, ancak bunların çoğu demlenirken suya geçmez:
• C vitamini, B1, B2, B3, B6 vitaminleri (özellikle yeşil çayda)
• Potasyum, magnezyum, kalsiyum, manganez, florür, çinko
Çay, diş sağlığı için önemli olan doğal florür açısından iyi bir kaynaktır.
5. Uçucu ve Aromatik Bileşikler
Çayın aroması ve kokusunu oluşturan bileşiklerdir; çayda 600’den fazla farklı uçucu bileşik tanımlanmıştır. Örneğin:
• Geraniol – çiçek kokusu
• Linalool – tatlı ve çiçeksi aroma
• Benzaldehit – badem aroması
• Furfural – kavrulmuş ekmek veya kuruyemiş kokusu
Bu bileşiklerin miktarı ve türü, fermente çaylarda (oolong, siyah çay) daha çeşitlidir ve daha güçlüdür.
6. Enzimler
Taze çay yapraklarında, fermente işlemlerinde rol alan bazı enzimler bulunur:
• Polifenol oksidaz
• Peroksidaz
Bu enzimler, örneğin polifenol oksidaz, kateşinleri oksitleyerek teaflavin ve tearubigin gibi bileşiklere dönüştürür.
7. Karbonhidratlar ve Lifler
Ham çay yaprakları; selüloz, hemiselüloz ve pektin gibi karbonhidratlar içerir. Ancak bu bileşikler demleme sırasında suya çok az geçer. Fermente çaylarda şeker yapısı değişerek tada etki eder.
8. Pigmentler (Renk Maddeleri)
Yeşil çayda, klorofil korunur (yeşil rengi verir), ama siyah ve Pu-erh çayında bu pigment parçalanır ve koyu renk oluşur. Bazı çaylarda (örneğin çiçekli ya da mavi çaylar) antosiyaninler de bulunur.
Çay Tüketiminde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
• Yemekten sonra çok fazla çay içmek demir emilimini azaltır.
• Kuru mizaca sahip kişiler siyah çay içerken yanında gül suyu, bal veya kakule gibi “müslihler” (dengeleyiciler) tüketmelidir.
• Aşırı sıcak çay beyin ve kalp için zararlıdır; biraz ılıdıktan sonra içilmelidir.
• Soğuk mizaca sahip çaylar (yeşil ve beyaz) balgamlı veya soğuk mizaca sahip kişilere çok önerilmez; ancak safran, tarçın, zencefil veya bal gibi maddenlerle birlikte kullanılabilir.
Çayların Genel Faydaları
• İdrar söktürücü
• Bağışıklık sistemini güçlendirici
• Antioksidan kaynağı
• Oksidatif stresi azaltıcı
• Anti-kanser etkili (özellikle yeşil ve beyaz çay)
Çayın aşırı tüketimi, özellikle siyah çayın, kuruluğa, sinir zayıflığına, kansızlığa, cinsel isteksizliğe ve demir emiliminin azalmasına yol açabilir.
Geleneksel Tıpta Çay Tüketimi ile İlgili Öneriler
• Çayı, yemeklerden 1-2 saat sonra tüketmek daha iyidir; böylece yiyeceklerdeki demirin emilimi engellenmemiş olur.
• Çayın yanında gül yaprağı, kakule, tarçın, limon, zencefil veya bal gibi yardımcı maddeler (muslehat) kullanmak çok önemlidir.
• Sıcak çay içmekten kaçının; geleneksel tıpta çok sıcak içeceklerin beyin ve kalbe zararlı olduğu kabul edilir.
• Kuru ve sıcak mizaca sahip kişiler çayı, biraz gül suyu, menekşe ya da bal ile içerek kuruluğu dengelemelidir.
Siyah Çayın Mizacı ve Muslehleri
Geleneksel tıpta siyah çayın mizacı sıcak ve kurudur. Bu, içindeki kafein, tanen ve diğer besleyici maddelerden kaynaklanır.
Kafein, enerjiyi artıran ve zihinsel performansı iyileştiren uyarıcıdır. Tanen ise sindirime yardımcı olan büzücü etkili bir bileşendir.
Siyah çayın sıcak ve kuru mizacı nedeniyle, bu içeceğe özellikle taze ve hoş kokulu gül yaprağı gibi bazı aromatik bitkiler eklemek, faydalı etkilerini güçlendirir ve mide reflüsü ile ekşimesini azaltmaya yardımcı olur.
Safranın çaya eklenmesi, içindeki kafein ile birlikte kasların büyümesini ve güçlenmesini destekler. Kakule, karanfil, tarçın ve zencefil eklemek ise etkisini artırır.
Sıcak mizaçlılarda siyah çayın muslehi keçi sütü; soğuk mizaçlılarda ise safran, gül, karanfil, zencefil ve tarçındır.
Eğer çayı sade içiyorsanız, yanında hurma gibi bir tatlı ile tüketmek etkisini artırır.
Aç karnına çay içmek zararlıdır, özellikle sıcak mizaca sahip kişilerde hastalığa yol açabilir. Sıcak havalarda çok sıcak çay içmek de sıcak mizaca sahipler için zararlıdır. Yarım gramı faydalıdır ve yemekle birlikte içildiğinde sindirimi hızlandırır.
Çayın Faydaları
Çay, mizacı dengeleyip vücut organlarını güçlendirir; doğal ısısını ve dolayısıyla bedenin ruh ve kuvvetlerini artırır; büzücü ve aromatik yapısıyla mideyi kuvvetlendirir.
Ayrıca çay, sıcak mizacı sayesinde soğuk ve nemli mizaca sahip kişilerde cinsel gücü artırabilir.
Suya kıyasla, ağır yemeklerden sonra bir fincan çay içmek, yağlı yiyeceklerin zararlı etkilerini azaltır ve mideyi rahatlatır.
Çay, mizacındaki ısı sayesinde yapışkan mukusları birikim yaptığı yollardan temizler, vücuttaki tıkanıklıkları açar ve yalancı susuzluğu giderir.
Çay içmek ter ve idrar salgısını artırır; böylece atık maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
Diğer faydaları arasında bazı baş ağrılarının hafiflemesi, kanın temizlenmesi ve cilt renginin düzelmesi, mide ve beynin temizlenmesi, kötü ağız kokusunun azalması, ruh halinin iyileşmesi ve neşenin artması, bazı idrar sorunlarının giderilmesi ve uyku kalitesinin artması sayılabilir.
• Büzücü ve aromatik yapısıyla mideyi kuvvetlendirir.
• Sıcak mizacı sayesinde soğuk ve nemli mizaca sahip kişilerde cinsel gücü artırabilir.
• Yalancı susuzluğu giderir; genel olarak vücut neminin dengelenmesine yardımcıdır fakat tüketim zamanı önemlidir. Yemekten hemen sonra veya yemekle beraber içmek zararlıdır.
• Ter ve idrar salgısını artırarak atık maddelerin atılmasını sağlar.
• Çoğunlukla idrar problemlerini hafifletir.
• Gül yaprağı eklenerek faydaları artırılabilir.
• Soğuk ve nemli mizaca sahip kişiler için mideyi kuvvetlendiren, kanı temizleyen, kötü ağız kokusunu gideren ve idrar problemlerine yardımcı olan doğal bir destekçidir.
• Ayrıca kalp çarpıntısı ve idrar zorluğunda faydalıdır. Pişirilmiş çay lapası, sert şişlikler ve hemoroid ağrısında kullanılır.
Çayın içindeki kafein, vücut metabolizmasını hızlandırır, farkındalık ve uyanıklığı artırır.
Çay, enfeksiyonlu göz ve diş etlerinin temizliğinde de faydalıdır. Geleneksel tıpta, enfeksiyonlu bebek gözleri çay demliğiyle birkaç kez yıkanır.
Tabii, metni Türkçeye çeviriyorum:
Kullanım Şekli
Çay genellikle demleme yöntemiyle tüketilir. Bir fincan demleme çay, yaklaşık 50 ila 100 mg polifenolik bileşik ve 10 ila 50 mg kafein içerir.
Çay genellikle demleme şeklinde hazırlanır. Yaklaşık bir tatlı kaşığı kırılmış çay yaprağı 100-200 ml su ile karıştırılır ve 3-10 dakika sonra içilmeye hazır hale gelir. 3 dakika sonra yapraklardaki kafeinin neredeyse tamamı suya geçer.
Beyaz çayın hazırlanışı yeşil çaya benzer. Önce su kaynatılır, sonra suyun sıcaklığı 80°C’ye düşene kadar yaklaşık 10 dakika beklenir (Beyaz ve yeşil çaydaki antioksidanlar 80°C üzerindeki sıcaklıklarda zarar görür). Ardından bir tatlı kaşığı beyaz çay fincana konur, 80°C’deki su eklenir ve üzerine kapak kapatılır (Yeşil çay için özel fincanlar kullanılabilir). 5-8 dakika sonra çay demlenir ve içime hazır olur.
Çayın etkisini artırmak için gül tomurcuğu veya safran gibi desteklerle içilmesi tavsiye edilir. Gül kalbi güçlendirir, neşelendirir, yumuşatıcı, temizleyici, safra ve balgamı rahatlatıcı, ağrı kesici özelliklere sahiptir. Safran ise antioksidanlar açısından zengindir ve baharatların kralı olarak bilinir.
Çayı Ne Zaman İçmeli?
Bilimsel olarak çayın pek çok faydası vardır. Örneğin bir bardak çay, günlük kişi başı gerekli flor miktarını karşılar ve günde 3 bardak çay içmek sorun oluşturmaz.
Ancak günde 5 bardaktan fazla siyah çay tüketmek, vücutta flor birikimine yol açar, dişlerde kahverengi lekeler oluşur, dişlere zarar verir ve uzun vadede kemiklere zarar verebilir.
Çay, yemeklerden en az 30 dakika ile 2 saat sonra içilmelidir, çünkü demir emilimini engeller. Bu yüzden yemekle birlikte içilmesi önerilmez.
Çay, yüksek oranda antioksidan içerir, ancak uzun süre yüksek sıcaklıkta demlendiğinde antioksidanlar zarar görür ve besin değeri azalır.
Hamile kadınların, içindeki kafein nedeniyle çok fazla çay içmemeleri veya çok seyrek ve seyreltilmiş şekilde tüketmeleri önerilir. Emziren annelerin fazla çay tüketmesi, bebeklerde uykusuzluk sorunlarına yol açabilir.
İlaçlarla Etkileşim
Kan sulandırıcı (örneğin varfarin) kullananlar çay tüketirken dikkatli olmalıdır, çünkü çay bu ilaçların etkisini azaltabilir. Çayın hazırlanma şekli ve tüketim miktarı, içindeki K vitamini miktarını etkiler. Bu ilaçları kullananlar çay tüketimini azaltmalı ve açık renkte içmelidir.
Ayrıca, alkalin ilaçlarla aynı anda tüketildiğinde çaydaki tanenlerin ilaçlara bağlanıp emilimini azaltması mümkündür.
Çay, bitkisel demir emilimini de etkileyebilir; bu yüzden sadece bitkisel kaynaklı demir alan vejetaryenlerin çay ile demirli yiyecekler arasında en az 2 saat bırakmaları gerekir.
Yan Etkiler
Hassas mideye sahip kişilerde çaydaki tanen ve klorojenik asit gibi bileşenler nedeniyle yan etkiler olabilir: aşırı mide asidi, mide tahrişi, iştah azalması, şiddetli kabızlık veya bazen ishal.
Kalp-damar sistemi zayıf olanlar, böbrek hastaları, aşırı aktif tiroid, anormal spazm eğilimi ve bazı psikiyatrik durumlarda (anksiyete gibi) dikkatli tüketilmelidir.
Günde yaklaşık 250 ml yeşil çay içen çocuklarda mikrositik anemi belirtileri görülebilir. Günlük 1.5 gramdan fazla kafein uzun süreli tüketiminde huzursuzluk, sinirlilik, uykusuzluk, çarpıntı, baş dönmesi, kusma, ishal, iştah kaybı ve baş ağrısı olabilir.
Çayın Fazla Tüketiminin Zararları
Geleneksel tıpta fazla çayın vücutta melankoli (sudan) üretimi artırdığı, bunun da kanser, cilt hastalıkları ve psikolojik sorunlara yol açtığı belirtilir.
Aşırı ve sürekli çay tüketimi istemsiz titreme ve aşırı refleks artışı yapabilir. Zehirlenmenin ilk belirtileri kusma ve karın spazmıdır. Ancak demleme çay ile ölümcül zehirlenme riski yoktur. Kalp-damar hastaları, böbrek hastaları, hamile ve emziren kadınlar çok az tüketmelidir.
Eski çay tüketmeyin; yorgunluğu artırır, mide asidini tetikler ve ülser oluşumuna katkıda bulunur.
Sürekli fazla siyah çay tüketimi bağırsak ve mide kuruluğu, kafa kuruluğu, karaciğer hastalıkları, dehidrasyon, kas krampları, demir eksikliği gibi sorunlara yol açabilir.
Sıcak çay, kahve ve neskafe gibi içeceklerin fazla tüketimi özellikle sıcak mizaçlılarda safra fazlalığı ve sinirli ruh hali yaratır. Sinir rahatsızlıklarında ve titremelerde çok az tüketilmesi önerilir.
Ayrıca fazla çay tüketimi sahte açlık hissi oluşturur; ne kadar yemek yenirse yenilsin kişi aç hisseder ve aşırı yemeye sebep olur. Bu da hastalık yapar.
Çayın fazla tüketimi mide problemlerine, kabızlığa ve sovda hıltınin fazlalığına sebep olur; şeker veya beyaz toz şekerle tüketilirse bu etkiler daha da artar.
Hurmayla çay tüketimi ise sahte tokluk hissi verir ve az yemeye sebep olur; bu sağlık için olumlu bir durumdur.
Kimyasal ve Toksik Etkiler
Kimyada aromatik halka yapısına sahip maddeler kanser yapıcıdır. Polifenoller aromatik bileşiklerden biridir ve çayda bulunur. Çok fazla ve sürekli çay tüketimi bu maddelerin vücutta artmasına yol açar.
Fenoller cilt, karaciğer ve sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Fabrikalarda çaya eklenen aroma maddeleri de kanserojen aromatik kimyasallardandır.
Çayda bulunan tanen maddesi acı tadı verir. Tanen, bitkisel gıdalardaki demirle çökelti oluşturur ve bu çözeltinin büyük moleküllü ve ağır olması nedeniyle vücut tarafından emilimi mümkün olmaz.
Tanen, bitkisel demirin atılmasına neden olmanın yanı sıra idrar söktürücü özellik taşır. Bu yüzden sovda ve safra mizaçlı kişilerin vücut sıvıları azalır, kan plazması yoğunlaşır ve enzimler düzgün çalışmaz, atık maddeler birikir, hastalık ortaya çıkar.
Fazla tanen böbrek hücrelerini aşırı çalıştırır ve zamanla böbreklerin işlevini kaybetmesine neden olur.
Bir fincan çayda 50-75 mg kafein vardır. Aşırı ve sürekli kafein tüketimi bağımlılık yapar, eksikliğinde baş ağrısı yapar, fazlası sinir sistemini uyarır ve çarpıntıya yol açar.
Çayda bulunan bir diğer rahatlatıcı madde teindir. Aşırı tüketim sempatik sinir sistemini uyarır ve adrenalin salgısını artırır. Tein, hücre içindeki magnezyum seviyesini düşürür. Magnezyum, kanserle mücadelede önemli bir mineraldir. Çok fazla çay içmek magnezyumu vücuttan uzaklaştırır.
Çaya çok bağımlı olanlar aniden tüketimi kesmemelidir; vücutta sıvı kaybı sorunları yaşanabilir. Bu yüzden kademeli olarak, mizaçlarına uygun başka bir içecekle değiştirmeleri önerilir.
Doğal yeşil ve siyah çaydan daha zararlı olanlar, kimyasal aroma içeren tatlandırılmış çaylardır; bunlar hem çayın zararlarını hem de yapay aroma ve tatlandırıcıların zararlarını taşır.
Referans:Şifalı Bitkilerin mezeci ve faydaları , Farzollah Gholizadeh