Sağlıklı ve bilinçli bir zihin, fizik yasalarının farkındadır ve doğayla uyumlu hareket etmeye çalışır, tersine değil. Sağlıklı bir zihin, tüm düşünce, söz ve eylemlerinin titreşimleri ve dalgaları olduğunu bilir ve zihni, gönderici ve alıcı bir cihaz gibi, yaydığı enerjilerle benzer enerjileri çeker. Bu nedenle, sürekli olarak düşünce, söz ve eylemlerine dikkat eder; böylece sağlık, varlık, mutluluk ve bolluk enerjilerini gönderir ve aynı biçimde bu enerjileri çeker.
Maalesef, çekim yasasını bazı insanlar yanlış anlıyor ve bu nedenle yanlış bir yola giriyorlar ve sonra diyorlar ki “çekim yasası gerçek değil!”…
Çekim yasası, istediğin her şeyi çektiğini ve elde ettiğini söylemiyor! Çekim yasası, senin olduğun şeyi çektiğini söyler! Bu, çekim yasasının gerçek anlamıdır.
Hayatına farklı bir şey çekmek mi istiyorsun? Çözümü basit. Farklı ol! Karakterin, davranışların, sözlerin, çabaların, oturuş ve kalkışların bir şey, hayallerin ve arzuların başka bir şey olamaz!
Hayallerinle bir frekansta olmalısın; sözlerin, çabaların, davranışların vb. hepsi hayallerinin kokusunu taşımalıdır.
Eğer öğlene kadar uyursan ve başarı veya zenginlik arzun için hiçbir çaba göstermezsen, zengin olamazsın…!
Eğer yazar olmayı arzuluyorsan, gece gündüz okumadan ve yazmadan, “ben yazar olmak istiyorum” diyemezsin!
Bir kişi sadece zayıflamak istediği için, zayıflamak yeterli değildir; beslenme ve yaşam tarzını düzeltmesi gerekir. 9 yada 10’a kadar uyuyan, basit karbonhidratlarla dolu ve yapay yağlar içeren gıdalar tüketen ve hiç hareket etmeyen biri, nasıl zayıflayabilir?
Çekim yasası bir mucizeyle gerçekleşmez; çekim yasası, mantıklı ve düzenli bir çabayla ve zamanla gerçekleşir!
Çekim yasasında, hayallerinin kelimelerini günlük konuşmalarında binlerce kez kullanmalısın!
Eğer mutlu ve güzel bir yaşam bekliyorsan, ama gün boyunca kulaklarına binlerce acı ve sıkıntıyı dolduruyorsan, gazete haberlerine bakıyorsan, televizyonun karşısında oturup dünyanın ekonomik durgunluğuna dair haberler dinliyorsan, sonra da hayalin güzel olmak, zengin olmak, mutlu olmaksa, bu mümkün olmaz…
Söylediklerin, dinlediklerin, gördüklerin, ne kadar çaba gösterdiğin… hepsi hayallerinle uyumlu olmalı.
Müziklerinde, filmlerinde, arkadaşlarında, kitaplarında… hayatının her alanında yeniden gözden geçir.
Eğer gerçekten hayallerini istiyorsan, arzularını istiyorsan, tüm davranışların, sözlerin, düşüncelerin, çabaların ve her şeyin hayallerinle uyumlu olmalıdır.
İyi hayaller ve arzular sadece istemek ve arzu etmekle elde edilmez. Tüm insanlar zenginlik ve mutluluk arzularına sahiptir, ancak bu arzulara ulaşanlar, bunun için sürekli çaba harcayan ve bunun için her şeyini ortaya koyan kişilerdir. En önemlisi de korkmadan risk alan kişilerdir; böyle biri kesinlikle başarılı olur, bu süreç hızlı veya yavaş ilerlese de, herhangi bir kayba neden olmaz…
Rüyalar, gece uyurken gördüğünüz şeyler değildir! Rüyalar, geceleri sizi uyutmayan düşüncelerdir, çünkü onları elde etme arzusu o kadar çok motivasyon yaratır ki, zamanınızı uyuyarak harcayamazsınız!
Bu, kafasında bir rüya olan ve bu rüyaları hayatlarına sınırsız bir heyecan katan insanların yaşamıdır.
Biliyorsunuz ki, tüm büyük icatlar, insan hayatını dönüştüren keşifler, lüks ve gösterişli yaşamlar, hepsi bir rüya ile başlamıştır.
Rüyalar genellikle büyük değişimlerin başlangıcıdır. Rüyalar, hayatın macerasını müjdeleyen şeylerdir.
Eğer bu dünyaya sadece sıradan bir hayat yaşayıp bir gün bu dünyadan göç etmek için geldiğinizi düşünüyorsanız, büyük bir yanılgı içerisindesiniz.
Siz bu dünyaya bir amaçla gönderildiniz ve o amaç da hayallerinizi gerçekleştirmektir.
Çünkü hayaliniz tüm dünyaya aittir.
Eğer hayaliniz size büyük bir arzu yaratmıyorsa, belki de yanlış bir seçim yapmışsınızdır ya da belki de henüz onu keşfetmediniz veya ona olması gerektiği kadar aşık olmadınız.
Tüm ruhunuzu, zihninizi, hatta bedeninizi ve yaşam tarzınızı saran rüyalar, gerçekleşebilir rüyalardır.
Rüyalarınızı gerçeğe dönüştürmek için yaşayın.
Sahip olduğunuz bu fırsatı sessizce oturarak harcamayın.
Herkesin bilmesine izin verin ki, siz tüm yetenekleriniz ve eksikliklerinizle kendi hayatınızın başyapıtısınız.
Geçmişi bırakıp, anın tadını çıkararak gelecekte daha güzel ve daha iyi bir hayata sahip olabilirsiniz.
Güzel bir gelecek, bugünün güzelliğine bağlıdır.
Hayatınızı yaşamak için sadece bir kez fırsatınız var, o yüzden hayatınızı yaşayın ve ondan keyif alın.
Dikkatini verdiğin her şey hayatına girer; dikkatini verdiğin her şeyi dikkat alanından çıkardığında, otomatik olarak hayatından silinip gider. Eğer sağlığınıza ve mutluluğunuza dikkat ederseniz, sağlıklı ve mutlu olursunuz; eğer refah ve zenginliğe odaklanırsanız, refah ve zenginliğe ulaşırsınız. Ama eğer hastalığa ve parasızlığa dikkat ederseniz, bunlara ulaşabilirsiniz! Hatta bunlara kötü bir şekilde bakarsanız bile, yine hayatınıza çekilirsiniz.
Zihin hem sağlık, mutluluk, neşe, başarı ve zenginlik alanı hem de hastalık, sefalet, üzüntü, başarısızlık ve yoksulluk alanı olamaz! Zihin ya bu alanlardandır ya da diğerinden; seçim sizin, bunları hayatınıza çekecektir. Hangi alana dikkat ederseniz, dikkat ettiğiniz oranda hayatınıza girerler.
İnsan, istekleri hakkında ne kadar çok kitap okursa, derslere katılırsa, film izlerse ve başarılı insanlarla bir araya gelirse, otomatik olarak zihni onlara takılacak ve onları çekecektir.
Zihinsel tasarım ve imgeleme, gerçek sonuçlar doğurur.
İmgeleme, insanın en benzersiz özelliklerinden biridir. Hepimiz günlük hayatta bunu yapıyoruz, fakat çoğu zaman bunu basitçe geçiyoruz. İmgeleme sayesinde istediğiniz herhangi bir olayı, belirli özellikleri, sesleri ve hareketleriyle zihninizde yeniden yaratabilirsiniz; bu, simülasyon yazılımlarından çok daha ötedir.
Gerçekten de imgeleme, dünya üzerindeki tüm olayların kaynağıdır. Tüm icatlar, şiirler, kitaplar, yapılar ve benzeri her şey, önce bireyin zihninde doğmuş ve tasarlanmıştır; ardından kağıda dökülmüş ve sonrasında inşa edilmiştir.
Başarı için en iyi yol, zihinsel tasarım ve imgeleme çalışmalarını fiziksel pratik ve çaba ile bir araya getirmektir; bu, en yüksek sonuçları elde etmemizi sağlar. Dolayısıyla, bugüne kadar dünyanın zirvesine sadece çalışma ve azimle ulaştıklarını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz; onların hepsi bu gizli silah olan hayal gücü, imgeleme ve zihinsel güçlerini kullanmaktadır.
Gülümsemek, bedensel ağrıları hafifletir ve ruh halini iyileştirir.
Psikoloji araştırmacıları, sürekli gülümsemenin ruh halinizi olumlu etkilediğini ve ruhunuzu özgürleştirdiğini keşfetmişlerdir. 1980 yılında yapılan önemli bir araştırmada, araştırmacılar sonuçların etkilenmemesi için gizli bir deney gerçekleştirmiş ve üç grup üzerinde birkaç günlük testler yapmışlardır. Sonuçlar oldukça ilginçti:
– Birinci grup: Bir ay boyunca her gün bir kalemi yatay şekilde dişleriyle dudaklarının arasında tutarak gülümseme pozisyonu oluşturdular.
– İkinci grup: Kalemi dudaklarıyla tutmadı ve birkaç dakika içinde yüzleri otomatik olarak asık bir hale geldi.
– Üçüncü grup: Kalemi ellerinde tutarak yüz ifadeleri nötr kaldı.
Deneyin sonunda katılımcılardan farklı karikatürleri izlemeleri ve bunların ne kadar komik olduğunu puanlamaları istendi. İlginç bir şekilde, gülümseyen birinci grup, karikatürlere en yüksek puanı verirken, asık suratlı ikinci ve üçüncü gruplar en düşük puanları verdiler.
Bu deney, yapay bir gülümsemenin bile ruh halinizi iyileştirebileceğini göstermektedir; çünkü beyniniz (amigdala), yüz kaslarınızdaki değişikliklerden mutluluk sinyalleri alır ve bu durumda gerçekten mutlu olup olmadığınızı anlayamaz.
Ayrıca, samurayların zihinsel kontrol yoluyla tüm duygularını ve varlıklarını nasıl yönettiklerini anlamak da ilginçtir.
Düşünce yönetimi, stresi azaltır.
İlginç bir şekilde, insan beyni gerçek bir tehdit ile sanal bir tehdit arasındaki farkı ayırt edemez. Örneğin, sadece kötü bir olayı düşündüğünüzde, beyninizin tepkileri bu olayın gerçekten başınıza geldiği gibi olur.
Don Joseph Goey, “Sıcak İnanış” adlı kitabın yazarı ve yıllarca Stanford Üniversitesi Psikoloji Departmanı’nda suçlu çocukları olan ebeveynlere yardımcı olmuş bir uzman, stresi azaltmanın en basit yolunun düşüncelerimizi kontrol etmek olduğunu ifade ediyor. Olumsuz düşüncelere kapılmamak ve kötü olayları düşünmemek için yaratıcı zekâmızı geliştirmemiz gerektiğini vurguluyor.
Goey, stres azaltma yöntemleri üzerinde yıllarca çalıştı ve bunun için son derece etkili teknikler geliştirdi. “Clear Button” yani “Temizleme Butonu” adını verdiği bir yöntem, sorunlu düşüncelerden zihni uzaklaştırmak için tasarlanmıştır.
Temizleme butonu aşağıdaki gibi çalışır:
– Sol avuç içinizin ortasında bir buton olduğunu hayal edin. Bu butona bastığınızda, beyninize düşünmeyi durdurma komutunu gönderdiğinizi düşünün.
– Butonu sağ elinizle basın.
– Üç derin ve rahat nefes alın.
– Farklı renkleri zihninizde hayal edin.
– Oturduğunuz yerde huzur hissederken düşüncelerinizin değiştiğini gözlemleyin.
Bu basit ve çekici zihinsel temizleme ve yönlendirme yöntemi, dünya genelinde çeşitli psikologlar tarafından hastalara önerilmektedir. Stresli düşünceler aklınıza geldiğinde, temizleme butonunu kullanarak kolayca uygulayabilirsiniz. Zamanla, bu kötü düşüncelerin tekrar etme sıklığının çok azaldığını veya tamamen ortadan kalktığını göreceksiniz.
İnsan beyni kendini güçlendirebilir.
Serotonin, beyin için gerekli bir kimyasaldır ve zihinsel gücü artıran bir bileşendir. Bu nedenle, serotonin üretimini artıran birçok reçeteli ilaç ve takviye mevcuttur. Ancak en önemlisi, beynin kendi serotonin ihtiyacını karşılayabilmesidir.
Serotonin seviyeniz herhangi bir nedenle düşükse, tüm aktivitelerinizde zorluk yaşayabilirsiniz. Düşünme yeteneğiniz etkilenir ve nihayetinde performansınızda aksamalar olur. Ama iyi haber şu ki, beyniniz serotonin üretimini üç yöntemle kolay artırabilir:
– Güneş Işığı: Güneş ışığı gözlerinize vurduğunda, beyin anında serotonin salgılar. Ayrıca, ışık cildinize nüfuz ettiğinde, vücudunuz D vitamini üretir ve D3 vitamininin üretimi, beyninizde serotonin üretimine yardımcı olur.
– Masaj:Kadınlar üzerinde yapılan bir araştırma, haftada iki kez masaj alan kadınların beynindeki serotonin üretiminin %30 oranında arttığını göstermiştir. Masaj, serotonin dışında endorfin, enkefalin, oksitosin ve dopamin de üretir.
– Egzersiz:Beynin serotonin üretiminde en bilinen yöntem egzersizdir. Kalp atış hızınızı ve nefes alma sayınızı artıracak fiziksel aktiviteler yapmak, vücudunuzdan ter atmanıza yardımcı olur ve sağlığınız ile mutluluk hormonlarının artışı üzerinde büyük etki yapar.
Serotonin, beyninizin doğru bir şekilde çalışması için zorunludur. Eğer işlerinizin yolunda gitmediğini veya iyi kararlar veremediğinizi hissediyorsanız, serotonin seviyenizin düştüğünü bilin ve belirtilen yöntemlerden birini uygulayarak artırmaya çalışın. En erişilebilir yöntem hareket ve egzersizdir; bu iş , hemen kortizolü düşürerek serotonin ve safra üretimini artırır.
İnsanlar sadece düşünce yoluyla bile kilo verebilirler.
Harvard Üniversitesi, düşüncenin kilo kaybı üzerindeki etkisini incelemek amacıyla bir deney yapmaya karar verdi. Bu nedenle, tamamı fazla kilolu olan bir grup otel çalışanını denek olarak seçtiler. Bu kişiler, iş saatleri boyunca fiziksel aktivitede bulunsalar da hala fazla kilodan şikayet ediyorlardı.
Harvard Üniversitesi psikologları, bu kişilerin fiziksel aktiviteleri hakkındaki olumsuz düşüncelerinin, sporun kilo vermeleri üzerindeki etkisini azalttığını öngördüler. Bu hipotezi test etmek için hizmetçilerin fiziksel durumlarını ölçtüler. Ardından, hizmetçilere yalan söyleyerek, yarısına sağlık durumlarının normalden kötü olduğunu, yani kilolarının, kan basınçlarının ve diğer sağlık değerlerinin tehlikede olduğunu söylediler.
Bir ay sonra, fiziksel ölçümleri tekrar yapmak için otele geri döndüler. Sonuçlar şöyleydi: Kendilerine yalan söyleyerek kilo fazlası ve yüksek tansiyona sahip oldukları söylenen grup, sadece bu durumu düşünerek (önceki aylara kıyasla ekstra bir çaba sarf etmeden) kilo vermiş ve tansiyonlarını düşürmeyi başarmışlardı. Ancak, kendilerine sağlık durumlarının iyi olduğu söylenen diğer grup, hiçbir değişiklik yaşamamış, hatta kilo almıştı.
Meditasyon ve tefekkür mucizeler yaratır.
1989 yılında Stanford Üniversitesi’nden Dr. David Spiegel, ileri evre meme kanseri olan 86 kadın üzerinde bir araştırma gerçekleştirdi. Bu grup ikiye ayrıldı. İlk grup sadece standart tıbbi bakım aldı, ikinci grup ise tıbbi bakımın yanı sıra haftalık olarak destekleyici terapi, meditasyon ve umut aşılayan uygulamalara katıldı.
Araştırmanın sonuçları inanılmazdı. Zihinsel destek alan kadınlar, tıbbi bakıma ek olarak, iki kat daha uzun yaşadı ve iyileşme süreleri sadece tıbbi bakım alanlara göre %50 daha hızlıydı.
1999 yılında bu deney kanser hastaları üzerinde tekrarlandı ve sonuçlar bir kez daha dünyayı şaşkına çevirdi. Umudunu kaybetmiş kanser hastalarının iyileşme şansı, umutlu olan hastalara göre iki kat daha azdı.
Günümüzde bilim insanları, kansere karşı en güçlü ilacın insan zihni olduğunu söylüyor.
Ünlü “Kralın Konuşması” kitabının yazarı David Seidler, mesane kanserine yakalandığında, ameliyata girmeden önce meditasyon ve tefekkür uygulamalarını denemeye karar verdi. Bu uygulamaları ameliyatından bir ay önce başlattı.
Ameliyat başladığında, cerrah inanılmaz bir şeyle karşılaştı: Mesanesinde kanserli tümöre dair hiçbir iz yoktu. Yeni test sonuçları dört farklı kanser tanı merkezine gönderildi ve şaşırtıcı bir şekilde kanserin kendiliğinden yok olduğu anlaşıldı.
Meditasyon ve tefekkür, uzun bir geçmişe sahip olup, hakkında binlerce kitap yazılmıştır ve neredeyse toplumun üst düzey bireylerinin çoğu tarafından kullanılmaktadır, ancak bu uygulama Türkiye’de henüz yaygınlaşmamıştır.
Plasebo etkisizliği, gerçek ilaçlardan bile daha etkili olabilir!
Plasebolar, tıbbi olarak hiçbir etkisi olmayan ancak hastaları (hastanın bilgisi dışında) etkilemek için kullanılan ilaçlardır. Aslında, bu sahte ilaçların insan sağlığı üzerinde şaşırtıcı etkiler yarattığı tamamen kanıtlanmıştır.
Araştırmalar, plaseboların etkisinin gerçek ilaçlardan bile daha fazla olduğunu göstermektedir. Kârlı ilaç endüstrisi ise böyle ilaçların varlığından oldukça endişelidir.
Son zamanlarda bazı araştırmacılar, depresyon hastalarına yeni bir plasebo verdiler ve bu yeni ilaçların depresyonu çok daha hızlı iyileştirdiğini söylediler. İlginç olan, hastalar bu ilaçların aslında ilaç olmadığını bilmeden onları kullandıklarında, beklediklerinden çok daha kısa sürede depresyonlarının düzeldiğini belirtmişlerdir.
Bu, telkin etmenin olağanüstü gücüdür. Bu sonuçlar her ne kadar ilaç şirketlerinin hoşuna gitmese de insan beyninin çoğu zaman kendisine telkin edilen düşüncelere tepki verdiğini, dışarıdan verilen şeylere değil, gösteriyor.
Bu nedenle, eğer kendinize daha iyi telkinlerde bulunur ve zihninizde harika imgeler canlandırırsanız, çok daha iyi sonuçlar elde edebilirsiniz.
Zihninizde harika imgeler oluşturmanın yanı sıra, pozitif düşünmeli, bardağın dolu tarafını görmeye çalışmalı ve her zaman pozitif insanlarla bir arada olmalısınız ki zihniyetiniz sürekli pozitif kalsın. Ayrıca, olumsuz insanlardan ve olumsuz bakış açılarına sahip olanlardan, bunlar yakın arkadaşlarınız ya da akrabalarınız olsa bile uzak durmalısınız. Haberlerden uzak durun, pozitif ve iyi kitaplar okuyun, komedi filmleri izleyin, zihin kontrolü kurslarına katılın, sahip olduğunuz nimetler için şükredin ve istekleriniz için neşeyle makul çabalar gösterin.
Kaynak:
Anı Yaşamanın Keyfi:farzollah Gholizadeh